22 Eylül 2013 Pazar

Umut.

Düşündükçe geliyor bazı şeyler. Sevilenler için düşününce özellikle. Sevilen "kişi" mi, "kişinin umutları" mı? Kişiler değişse de umutlar değişmiyor. O zaman kişilerin önemi de pek kalmıyor. Zira her farklı insanda aynı umutlar, istekler, arzular yaşanıyorsa, o "kişi"nin "kişiliği" ne kadar anlamlı olup da kıymete binebilir ki?

Umutları seviyor insanlar, insanları hiçleştirircesine. Sahnedeki bir yıldızın kim olduğuna bakmaksızın, sahnede olmasının yeterli olması gibi. Sadece daha kişisel, daha üstü kapalı.

Birbirinin umudu olabilmek ise, gezegen üzerinde yaşayan 7 milyar insan için muazzam bir senaryonun varlığını gösteriyor.

Çılgınlar gibi bir çaba ve koşturmaca hakim. Binbir kanaldan arayış ve kovalamaca, hezimetler ve tadımlık yaşantılara dönüşüyor. Yine de tuhaf bir şekilde bitmiyor bu "umut". Azıcık ötelense, azıcık törpülense insanlar keşke. Kovalamaca, yerini neye bırakırdı çok merak ediyorum. Her hezimetin intikamını almak isteyenler durulsa ve kafalarını kaldırabilseler neler görürlerdi? Sanırım bilmek mümkün değil; çünkü "Umut" her zaman var.