8 Ocak 2011 Cumartesi

Şehir.

Şehir değişimlerini sevmek gerçekten kolay. Şehirlerin değişimleri ayrı, şehirler arasında değişim ayrı, bir şehirde değişmek ise apayrı tadlar bırakabilir insanda. Kimi zaman acı da olsa aslında hayatın tadında olmasından mutluluk duymamız gereken şeylerden biridir. Her ne kadar değişimin içinde olsak da değişmemeye de çalışıyoruz. Her şekilde çelişmezsek, belki de kendimizi durdurmazsak ilerde yaşayacağımız pişmanlıklar için yeterince malzememiz olmayacak. Sorsak etrafımızdaki insanlara, pişmanlıklarla dolu bir hayatın planını kimse yapmıyordur. Yine sorsanız değişimlerin sonuçlarından kaçıp, alışkanlıkların yaşatılması için gereken herşeyi yapıyorlardır. Bunu ben de yapıyorum, yaptım ve muhtelemen yapmaya devam edeceğim. Keşke yapmasaydım. Keşke "Yapmıyorum, ileride de kesinlikle yapmaya devam etmeyeceğim" diyebilseydim. Neden bu kaçma eyleminin içindeyiz ki peki? Değişimden kaçmamaya, korkmamaya karar verdikten sonra çok zor olmasa gerek. Sanırım benim kaygılarım, en çok mutlu olduğum yerin kaybolmaması ve bu noktaya yakın oldukça hep o anların hayatımdaki boşlukları dolduracağını düşünüyor olmamdan kaynaklı. Bir kere olan bir daha olmaz mı peki? Ya da bir kere olmayan şey hep olmamaya devam edecek bir olaylar dizisinin mi parçasıdır? Cevabı gayet net olarak hayır. Korkmamaya karar vermekten başka bir çözümün varlığını da göremiyorum. Korkmamaktan çekince duymamak, en güzel rahatlama olsa da her seferinde geç kalıyor yerini almakta. Yine de şehir değiştirmeyi sevdim her zaman olduğu gibi. Şehirler değişti ama ben değişmedim. Yine geç kaldım ve yine pişmanım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder