22 Mayıs 2012 Salı

Sokak.

Sen sanıyor musun ki o yürüdüğün sokak bomboş ve kasvetli diye hiç orada anılar birikmemiş, yaşanmışlıklar olmamış olsun. Sen biliyor musun, orada kimler ayakkabılarının altını sürüyerek yürüdü, sakızlar yapıştığında tabanını temizledi ve o sırada içten içe küfürleri sıraladı?

El ele gezmediler mi sevenler o yol boyunca? Kimisi takılıp düşmedi de ona gülen arkadaşları ellerini uzatmadılar mı sanıyorsun? Bomboş olsa da o sokakta hayat vardı bir zamanlar, şimdi sen geçtin, gittin ve hayat yine yüzünü gösterdi sayende. Sokak hep o sokak ama kalanıyla değil, geçip gideniyle meşhur oldu ıssızlığı. Kimimiz sokakları caddeye çevirdik, kimimiz ise ıssızlığın yollarını süsledik çokça kader kesişmeleri ile. Tek yön olmak isterken ters yön ve çıkmaz sokaklara dönüştük. Neyse ki şehir planlamasındaki yerlerimiz geri dönüşü kolay ve başka yollara çıkması da kolay yerlerdeydi.

Sen sanıyor musun ki o sokağın adı, doğumundan beri sana verilen isim olduktan sonra değişebilir? Ne kadar değiştirmek de istesen herkes sokağın ilk ismini bilir. Bir yerden bir yere giden kişi için sadece geçilen bir yerken, sokak için o geçiş bir tören, bir karnaval, bir bayram havasındaki kortejin sıcaklığındadır. Geçen bilmez belki ama ıssızlık, umursamazlığın dokunuşlarıyla inşa edilince, sokak da çıkmazdan başka bir yol olamaz... Çıkmaza girmek ise geri dönüşle sonuçlanır. Hal böyleyken de çıkmaz sokağa girenin tek çıkar yolu, ondan uzaklaşıp, terk etmek olur. Olduğu gibi, olacağı gibi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder